Cumhuriyet’in 102. yılı dolayısıyla, gastronomi yazarı ve danışman şef Mehmet Kudat, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sofralarındaki lezzetleri, sofra adabını ve yemek kültürünü yeniden gündeme taşıdı. Kudat, “Atatürk’ün sofrası sadece bir yemek masası değil, bir fikir ve kültür okuluydu” diyerek, bu mirasın gastronomi dünyasında yeniden yaşatılması gerektiğini vurguladı.
BİR LİDERİN SOFRASI: SADELİK, ZARAFET VE PAYLAŞIM
Atatürk’ün sofrası, onun karakterinin bir yansımasıydı: sade, ölçülü, ama bir o kadar da derin anlamlar taşıyan bir kültür. Günlük sofralarında kuru fasulye, pilav, yoğurt, hoşaf, zaman zaman da etli enginar, zeytinyağlı sebzeler, irmik helvası gibi Anadolu’nun her köşesinden gelen geleneksel tatlar yer alırdı.
Kudat, bu durumu şöyle yorumluyor:
“Atatürk, sofralarında halkın yemeğini tercih ederek, milletinin değerlerine olan bağlılığını gösterirdi. Sofrası; eşitlik, paylaşım ve ulusal birlik simgesiydi.”
ATATÜRK’ÜN SOFRASINDA SOHBET VE BİLİM VARDI
Atatürk’ün sofraları, sadece yemek yenilen değil, ülkenin geleceğinin konuşulduğu, fikirlerin tartışıldığı yerlerdi. Masasında her zaman bir konu olurdu: kültür, tarih, dil, tarım ya da halk sağlığı. Şef Mehmet Kudat, bu yönüyle Atatürk’ün mutfağının sadece damak zevki değil, bir medeniyet projesi olduğunu söylüyor:
“Atatürk, bilimi, sanatı, kültürü ve mutfağı bir bütün olarak görürdü. O yüzden onun sofrasını anlamak, Türk mutfak kültürünü anlamaktır.”
GÜNÜMÜZ GASTRONOMİSİNDE ATATÜRK’ÜN SOFRASI
Kudat, modern restoran ve şeflere seslenerek, bu tarihsel mirasın günümüz menülerine taşınması gerektiğini belirtiyor.
“Cumhuriyet’in 102. yılında, Atatürk’ün sevdiği yemekleri menülerimize dahil etmek, hem tarihimize hem de sofralarımıza saygı göstergesidir. Bu yemekler sadece birer tarif değil, Cumhuriyet’in mutfaktaki hafızasıdır.”
Şef Mehmet Kudat ayrıca, bu kapsamda Atatürk’ün sevdiği yemeklerden oluşan özel bir menü konsepti üzerinde de çalıştığını belirtti. Menüde;
Kuru fasulye & tereyağlı pirinç pilavı,
Zeytinyağlı enginar,
Elma hoşafı,
İRMİK HELVASI
gibi geleneksel yemekler yer alıyor. Kudat, bu menünün hem restoranlarda hem de gastronomi okullarında “Cumhuriyet Sofrası” konseptiyle yaşatılması gerektiğini ifade etti.
“BU SOFRALAR UNUTULMASIN”
Haberi şu sözlerle tamamlıyor:
“Atatürk’ün sofrası, bir halkın yeniden doğuşunun sembolüdür. Onun sevdiği yemekleri yaşatmak, sadece bir gastronomi çalışması değil; bir kültür, bir minnet ifadesidir.”
